Yeni Sayfa 1
 

 "Çikletin Son İmajı "

Yunanlılar ve Mayalardan, tüm dünyaya; mahalle kızı imajından, temiz, ferah, sağlıklı insan imajına... Çiklet.


Bu aralar ağzımdan çikleti çıkarmıyorum. Şimdi bunu söyleyince, gözünüzde çok da hoş bir imaj uyanmıyor olabilir ama ben ne yaptığımı biliyorum.

Çikletin imajı son yıllarda bayağı bir değişti. Sağolsun diş doktorları ve reklamlar. Eskiden mahalle kızı imajının en belirgin öğesi ve "Herkes sakız çiğner ama Ayşe Hanım gibi patlatamaz" nevi sözlere konu olan çiklet, bir anda modern hayatın gerekleri arasına dahil edildi. Bunun nedeni olarak da hijyen, vs. öne sürüldü.

Bir kere dişler için yararlı. Ne de olsa her dakika diş fırçanız elinizde fışır fışır diş fırçalayamıyorsunuz. İkincisi, ağzınıza hoş bir tat oluşuyor ve istenmeyen ağız kokularından da bir nebze kurtulmuş oluyorsunuz. Hele de soğan/sarımsak müdavimlerindenseniz. Son zamanlarda yapılan bazı araştırmalara göre, diyete bile katkısı oluyormuş sakız çiğnemenin. Ama tabii bu ne kadar doğru bilemem. Zira eski araştırmalar da tam tersini iddia ediyordu.

Çiklet dünyasında beni en mutlu eden gün, herhalde tarçınlı çikletlerin piyasaya çıktığı gündür. İlk Brooklyn vardı galiba, tarçınlı çiklet olarak. Daha sonra Big Apple mi, Big Red mi öyle bir marka çıktı. Hala da satılıyor ama her yerde bulamazsınız. Bir de bir marka daha vardı galiba ama adını bir türlü anımsayamıyorum. Velhasıl, tarçınlı sakız her zaman ilk göz ağrım. 

Çiklet dünyasında beni heyecanlandıran ikinci gelişme First'in şu 'orman meyvası' kavramını dilimize kazandırdığı böğürtlen, ahududu meyva aromalarının kullanıldığı çikleri satışa sunduğu zaman gerçekleşti. Allahım ne güzel bir aromadır o. İlk başlarda her market ve bakkalda satılmıyordu da, fellik fellik orman meyvası aromalı First arıyorduk. 

Sonra sonra doygunluk noktasına ulaşınca, yeni tatlar peşinde koşmaya başladım ve temel olana geri döndüm. Nane. Ağızda yayılan nane kokusu ve tazeliği gibisi yoktur bilirsiniz. Diş fırçalamak gibi bir tat bırakır ağızda naneli çikletler ve bu nedenle de klasiktirler, asla modaları geçmez. Benim naneli çikletlerle olan sorunum şuydu: Hiçbir şekilde istediğim yoğunluktaki nane aromasını bulamıyordum. Daha ziyade bir şeker tadı geliyordu ağzıma. Reklamını yapıyormuş gibi oluyor ama First gene imdadıma yetişti: First Oxygen'i piyasaya sürdüler ve ben derin naneli bir "Oh!" çektim. Tek sorun 6'lı paketlerde satılması ve bana yetmemesi. 

Ben hala First Oxygen'i çantamda paket paket taşımaya devam ederken, Pınar birden Vivident'in damla sakızlı çikletinden bahsedince aklım çelindi. Bakın damla sakızı derken, Falım falan gibi damla sakızlı çikletlerden bahsetmiyorum ben. Hani şı sakızlı muhallebi gibi tatlılarda bulunan lezzetten bahsediyorum. Aldığım bu haber üzerine, hemen araştırmaya girişsem de, bu damla sakızlı çikleti bir türlü bulamadım. Belki bir başkası bahsetse fazla sallamazdım ama Pınar'ın ve benim damak zevkimiz çok benzerdir. Fakat bulamayınca, ben de unuttum gitti. 

Geçen akşam buluştuk ve bana dibinde birkaç tane kalmış damla sakızlı çiklet kutusunu hibe etti. O gün bugündür başka bir şey çiğnemiyorum. Gerçekten de çoğu markette bulunmuyor. Ama o Carrefour'da, ben Profilo'da bulmayı başardım. Şiddetle tavsiye ediyorum. Siz de alın da, dağıtıcılar her markete versin bu çiklet endüstrisinin büyük buluşunu.

Düşünsenize, bu yazıyı aslında sakız ağacından sakız elde etmeyi başaran Antik Yunanlılara borçluyum. Sakız, MS 50'de diş temizlemek amacıyla kullanılıyormuş. Orta Amerika'da ise bu buluşun sahibi Mayalar. Onlardan Kızılderililere, daha sonra da Meksikalı ve Amerikalılara geçmiş. Yunanistan, Türkiye ve Ortadoğu sakız ağacı açısından oldukça zengin. 

Bu gece tarçın, damla sakızı, nane ve orman meyveli bir sakız cennetinde yaşadığımı düşünüp mutlu olmayı planlıyorum...
 

 

[Geri] [Ana Sayfa]